KALPTE RİTİM BOZUKLUĞUNA PFA YÖNTEMİ!

Kalpte en sık görülen ritim bozukluğu atriyal fibrilasyon felç ve kalp yetmezliğine neden olabilir!

KALPTE RİTİM BOZUKLUĞUNA PFA YÖNTEMİ!

Kalpte en sık görülen ritim bozukluğu olan “atriyal fibrilasyon”  kalbin küçük odacıklarının (kulakçıklar) ritminin tamamen bozulması sonucu kalp atımlarında hızlanma ile düzensizlik olarak kendini gösteren ve ölümcül olabilen bir hastalık.  Atriyal fibrilasyon ritim bozukluğunun en önemli riski ise kalpte pıhtı oluşumuna ve bunun sonucunda felce yol açabilmesi. Hastalık aynı zamanda kalp büyümesi ve yetersizliğine de neden olabiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Duhan Fatih Bayrak, “Aslında erken tanı ve tedaviyle felç ve kalp yetmezliği riskleri azaltılabiliyor, hatta ortadan kaldırılabiliyor.”

En önemli risk kalpte pıhtı oluşumu!

Normalde kalbimiz bir dakikada 60-100 arasında atarken, atriyal fibrilasyonda bu sayı 120 – 150’ye kadar çıkabiliyor.  Atriyal fibrilasyon ritim bozukluğunun getirdiği en önemli risk ise ‘kalpte pıhtı’ oluşumu! Kalp kulakçıklarının ritim bozukluğu nedeniyle düzgün kasılamamaları kalp içinde pıhtı oluşumuna ve pıhtının kan dolaşımıyla beyne gitmesi sonucu felce neden olabiliyor. Üstelik bu hastalıkta inme riski normal popülasyona göre 5 kat artıyor! Ayrıca atriyal fibrilasyon süresi uzadıkça kalpte zamanla yapısal bozukluklar oluşuyor, bu tablo da kalp kulakçıklarında büyüme nedeniyle kalp yetersizliğiyle sonuçlanabiliyor.

Amaç kalp ritmini normale çevirmek, pıhtı riskini azaltmak!

Atriyal fibrilasyon günümüzde başarıyla tedavi edilebilen bir hastalık.  Tedavisinde temel amaç kalp ritmini normale çevirmek ve pıhtı riskini azaltmak. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Duhan Fatih Bayrak, ritim bozukluğuna karşı çeşitli tedavi yöntemlerine başvurulduğunu belirterek, “Pıhtı riski kan sulandırıcı ilaçlar ile azaltılıyor. Ritmi normale çevirmek için de ritim bozukluğuna yönelik ilaçlar, kalbin elektriksel şoklaması ve ablasyon yöntemleri kullanıyor. Isı bazlı ablasyon yöntemleri; kriyobalon ile dondurma ve radyofrekans ile ısıtma esasına dayanarak uygulanıyor. Burada amaç ritim bozukluğunu tetikleyen odakların ortadan kaldırılması. Bu alanda yeni geliştirilen teknoloji de PFA (Pulsed Field Ablasyon) yöntemidir” diyor.

PFA yöntemiyle kısa sürede yüksek enerji! 

Ritim bozukluğunu tetikleyen odakların ortadan kaldırılmasına yönelik uygulanan yeni ablasyon yöntemi olan PFA (Pulsed Field Ablasyon) hastalara sağladığı önemli yararlar ile ön plana çıkıyor.  Dünyada ilk kez 2021 yılında, ülkemizde de 2024 yılı içerisinde sınırlı sayıda uygulanmaya başlanan PFA (Pulsed Field Ablasyon) yöntemi ısı ya da soğuk enerji kullanan klasik ablasyon yöntemlerinden farklı olarak kalpte ritim bozukluğu oluşturan dokuya yüksek frekanslı ve kısa süreli yüksek enerji uygulamaları yaparak etkili oluyor.

Hastanede sadece 1 gece yatış gerekiyor

PFA (Pulsed Field Ablasyon) yöntemi genel anestezi ya da derin sedasyon altında, hastanın girişimi hatırlamayacağı veya hissetmeyeceği şekilde uygulanıyor. Klasik anjiyografi yöntemlerine benzer şekilde,  sıklıkla sağ kasıktan toplardamar içine giriliyor ve ablasyon kateteri kalp içine ilerletiliyor.  Ardından hatalı odakların olduğu bölgelere PFA enerjisi veriliyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Duhan Fatih Bayrak, atriyal fibrilasyon tedavisinde, diğer yöntemlerle benzer şekilde yüzde 80 civarında başarı elde edildiğini belirterek, “Hasta işlemden sonra bir gece hastanede yatıyor ve ertesi sabah taburcu oluyor. En fazla bir hafta sonra ise günlük yaşamına geri dönebiliyor” bilgisini veriyor.

Hastalar bunlara dikkat etmeli

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Duhan Fatih Bayrak, işlem sonrasında hastanın dikkat etmesi gereken kuralları ise şöyle anlatıyor: “Yöntemin başarısını arttırmak için hastanın yüksek tansiyon, diyabet ve uyku apnesi gibi hastalıklarının uygun şekilde tedavi edilmesi büyük bir önem taşıyor. İşlem sonrasında kan sulandırıcıların en az 2 ay, ritim bozukluğu ilaçlarının 3 ay civarında alınması gerekiyor. İşlem kasıktan girilerek yapıldığı için bir hafta spor yapılmaması, ıkınmak gerektiren işlerden uzak durulması ve ilk günlerde araç kullanılmaması, dikkat edilmesi gereken diğer kuralları oluşturuyor. Düzenli ve orta şiddette egzersiz yapılması, alkol tüketiminin kısıtlanması ve kilo verilmesi de yine önerilen kurallar arasında yer alıyor.